Hüseyin Kuşataner’in “In the Echo of Flight” başlıklı sergisi, bedensel hareketin, zamansızlıkla kesiştiği bir görsel evren kuruyor. Kuşataner’in işleri, uçuşun yalnızca fiziksel bir eylem olmadığını; aynı zamanda hafızada, bilinçte ve duyguda yankılanan bir metafor olduğunu hatırlatıyor.

Sanatçının figürleri, tuval üzerinde süzülürken zamana karşı bir direnç gösteriyor. Hareketin donduğu, bedenin boşlukta asılı kaldığı bu anlar, izleyiciyle güçlü bir içsel temas kuruyor. Sanki her bir figür, geçmişe ya da geleceğe ait bir kırılma noktasında yakalanmış gibi; düşmekle yükselmek arasında salınan, zamana sıkışmış bir varoluşun izini taşıyor.

Kuşataner’in eserlerinde çizgi, ışık ve biçim arasında kurulan ilişki, neredeyse müzikal bir ritim yaratıyor. Figürlerin çevresine yayılan çizgisel titreşimler, hareketin yalnızca bir an olmadığını, o anın sonsuz bir yankıya dönüştüğünü gösteriyor. Uçuşun ardından kalan ses – işte bu sergi, tam da o sesi, o yankıyı arıyor.

“In the Echo of Flight”, düşüşle yükselişin, ağırlıkla hafifliğin, bedenle ruhun arasında kurulmuş şiirsel bir dengeyi temsil ediyor. Kuşataner, izleyiciyi bu yankının içine davet ederken, hareketin kendisi kadar ardında bıraktığı sessiz titreşimin de izini sürmeye çağırıyor.